Sustainable Welfare Arşiv

Engelli üniversite öğrencileri öğrenim hayatlarında pek çok zorlukla mücadele etmektedirler. Erişilebilirlik, teknik donanım yetersizliği, altyapı ve öğretim materyallerinin engellilerin kullanımına uygun olmaması gibi problem engelli öğrencilerin yaşadığı önemli problemlerdendir. Bu bağlamda araştırma; engelli üniversite öğrencilerine yönelik yapılan çalışmaların bibliyometrik analiz yöntemiyle incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu alanda yapılan çalışmalara ilişkin veriler Web of Science (WoS) veri tabanından elde edilerek; yayın yılı, anahtar kelime, kurum, yazar, ülke, etkin dergiler, atıf sayısı gibi parametler özelinde analiz edilmiştir. Araştırma soncunda; en yaygın kullanılan anahtar kelimenin “disability” (143), en fazla yayına sahip yazarın Anabel Morina (20 yayın, 428 atıf) olduğu belirlenmiştir. Ülke bazında en çok yayına sahip ülkenin USA (157), kurum bakımından en fazla yayına sahip kurumun University of Seville (25), atıf sayısı olarak da University of Valencia (452) olduğu belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; ilgili alana yönelik yapılan çalışmaların artırılması, engelli üniversite öğrencilerinin eğitim hayatlarının daha verimli olabilmesi için fırsatların sunulması gerektiği, yaşanan sorunların çözümü için üniversitelerin etkin destek sağlamalarının önemli olduğu ifade edilebilir.

Bu çalışmanın amacı, prekoks lenfödem tanısı almış bir olguda lenfovenöz anastomoz cerrahisi sonrası uygulanan Kompleks Boşaltıcı Fizyoterapinin (KBF) ödem miktarına ve hastanın yaşam kalitesine etkisini araştırmaktı. Sağ alt ekstremitede lenfödemi olan 54 yaşındaki olguya 20 seans KBF uygulandı. Olgunun ödem miktarı çevre ölçüm metoduyla, yaşam kalitesi ise Lenfödem Fonksiyon, Engellilik ve Sağlık Anketi-Alt Ekstremite (LFESA-AE) ile değerlendirildi. Çalışmanın sonucunda ekstremite hacminde azalma ve yaşam kalitesinde artış görüldü. Lenfovenöz anastomoz cerrahisi sonrası uygulanan KBF ödem miktarını azaltmada ve yaşam kalitesini artırmada kullanılması faydalı olacaktır. Ancak daha büyük örneklem büyüklüğüne sahip ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.

Örgütsel vatandaşlık, çalışanların örgüt içinde içsel motivasyonla sergilediği "rol dışı davranışlardır". Örgütsel sessizlik bilinçli olarak çalışanların örgüte karşı ilgisizliği olarak ifade edilebilir. Bu çalışmada, sağlık kurumu çalışanlarında örgütsel vatandaşlık ile örgütsel sessizlik arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmaların sistematik olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Dahil etme ve hariç tutma kriterlerinin ardından toplam 249 yayın beşe indirildi ve çalışma bu beş yayın üzerinden yürütüldü. Tüm çalışmalarda anlamlı ve negatif bir ilişkinin olduğu belirtilmektedir. Bu çalışmanın sınırlılığı sadece sağlık kurumlarında çalışan katılımcıların yer aldığı konuyla ilgili makalelerin incelenmiş olmasıdır. Konuyu araştırmak isteyen gelecekteki araştırmacıların farklı kurumlarda çalışan katılımcıların yer aldığı çalışmaları da incelemesi önerilmektedir.

Alzheimer hastalığı bilişsel ve fiziksel sorunlara neden olur. Gözlemsel ve kesitsel çalışma. Alzheimer hastalığı grubunda 20 (ortalama yaş = 72 ± 5,34 yıl) ve kontrol grubunda (demans yok) 15 yaşlı birey vardı. Alzheimer hastalığı grubunda bildirilen değerler daha sonra kontrol grubundaki değerlerle karşılaştırıldı. Alzheimer grubundakilerin mini mental durum muayene puanları ve ortanca adım sayısı kontrol grubuna göre daha düşüktü (p1=0,000 ve p2=0,006). Bu çalışma Alzheimer hastası bireylerin fiziksel aktivite düzeylerinin azaldığını gösterdi

Bu çalışmanın amacı üçüncü basamak sağlık kurumunda görevli hekimlerin e-reçeteye yönelik bakış açılarını incelemek, e-reçetenin işlerini kolaylaştırıp kolaylaştırmadığını, israfları önleyip önlemediğini, hastalara verilen hizmetin kalitesini arttırıp arttırmadığını belirlemek ve hekimlerin e-reçete uygulamasını ne derece yeterli bulduklarını ortaya koymaktır. Araştırma Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, dahili ve cerrahi bölümünde görevli hekimler ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada hekimlere Aslan (2014) tarafından geliştirilen anket uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre bireysel faktörlerden; cinsiyet, yaş, görev, alan, mesleki deneyim, çalışma şekli, medeni durum ve e-reçete sistemini kullanıp kullanmama değişkenleri ile bilgi kalitesi, sistem kalitesi, toplam sistem etkisi, algılanan kullanım kolaylığı, algılanan fayda, e-reçete kullanımına yönelik niyetlilik ve hizmet kalitesi boyutu arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur.

Bu çalışmanın amacı; hastaların kuyruk sistemi ve Merkezi Hekim Randevu Sistemini (MHRS) nasıl değerlendirdikleri ortaya koymak, bu sistemlerin hastaların memnuniyet düzeylerini nasıl etkilediğini belirlemek ve randevu sistemlerinin sağlık hizmetlerine erişim durumunu tespit etmektir. Araştırma, Konya il merkezinde sağlık hizmetinden faydalanan 400 katılımcı üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular istatistik programı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucuna göre katılımcıların %82,2’sinin MHRS’yi, %17,8’inin ise hastane randevu ve kuyruk sistemlerini tercih ettiği saptanmıştır. Memnuniyet durumu incelendiğinde ortalama memnuniyet düzeyleri 10 üzerinden 6,87 olarak bulunmuştur. Sağlık hizmeti sunumunda oluşan olumsuzlukları gidermek amacıyla memnuniyeti etkileyen faktörler üzerinde durulmalı, bu yönde iyileştirmeler yapılmalıdır.

Türk edebiyatında aileye dayanan çok sayıda kurgusal eser vardır. Bekir Yıldız, aileyi kendisine tema edinmiş yazarlardan biri olarak nikah, evlilik, çocuk gibi konulardaki aykırı fikirleriyle diğer sanatçılardan ayrılır. Romanlarında çoğu kez aileyi kendine mihver edinir. Evlilik Şirketi ise otobiyografik bir nitelik taşıması ve yazarın ideolojik bakış açısını yansıtması bakımından mühimdir. Hikâyedeki kurgunun ve fikirlerin Halkalı Köle, Aile Savaşları romanlarının nüvesi olduğu, yapılan incelemeden saptanabilmektedir. Ayrıca evliliğin kurumsal yapısına dair yoğun bir tenkit içeren hikâyenin, aileye yönelik alışılmış perspektifi zorladığı görülür. Evlilik Şirketi kısa bir hikâye olmasına rağmen aile çevresinde değindiği konulara yaptığı göndermelerle kayda değer bir tematik hacim taşır. Eşlerin sadakat duygusu, cinsî ahlak düzleminde yadırgatan bir söylem içerir. Sosyal zorunluluklar, kadına yaklaşım biçimi ve gelenek hususlarında sergilenen tutumun yazarın ideolojik perspektifiyle ilgisi bulunduğu öngörülebilir. Hikâye evlilik kurumunun edebiyat yoluyla irdelenişinin bir örneğidir. Eserde, evli bir çiftin geçmişi ve bugünü göz önüne alarak beraberliklerini, fikirlerini, davranışlarını masaya yatırmaları ve birbirlerini sorgulamaları anlatılır. Yaptıkları muhasebenin neticesinde güvenleri sarsılan çift; eş olmanın anlamı, evliliğin önemi üzerine yaşadıkları hayal kırıklığını birbiriyle paylaşır. Hikâye ailevi değerler, ideolojik tutum bağlamındaki iletileriyle dikkati çeker. Makale, buradaki kurgunun, görüşlerin incelenmesini amaçlar.